Haber

Atatürk’ün Son Savaşı’nın, Hatay’ın Türkiye’ye Katılımının Perde Arkasını Anıyoruz

Türkiye Cumhuriyeti’nin 14. kuruluş yıldönümü Ankara Stand Evi’nde tüm devlet protokol ve yabancı misyon şeflerinin katıldığı bir balo ile kutlandı. Yemek, dans gösterileri ve marşların ardından saatler geçti; Misafirlerden bazıları topu bırakmıştı. Gecenin yükü salona çökmüştü ve sıra önemli konuların konuşulmasına gelmişti… Onur kürsüsünde Atatürk ile Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Henri Ponsot sohbet ediyorlardı. Güzel bir gecenin ardından Atatürk, konuk elçiye karşı nezaketini kaybetmedi. Sakince konuştu: ‘Ben bahçıvan değilim; Huzuru bozma alışkanlığım yok; ama ben antlaşma hakkımızın iddiacısıyım. Ben almazsam alamam. Milletime Büyük Meclis kürsüsünden söz verdim: Hatay’ı alacağım…’

Atatürk vedalaşırken büyükelçinin elini bırakmadı. “Mösyö Ponsot,” dedi… Fransız Büyükelçisi, “Buyurun Ekselansları,” diye yanıtladı. “Konuyu ciddiye alman güzel. Hatay benim kişisel meselem’ dedi. Atatürk’ün tek başkentinde kutladığı son Cumhuriyet Bayramı, hayatında vereceği son savaşın dönüm noktası oldu.

Bugün Türkiye’nin 81 ilinden biri olan Hatay ili, Türkiye kurulduğunda son yerimizde değildi. Üç bin yıllık medeniyete, onlarca ırka ve inanca ev sahipliği yapan bu güzide şehir, Fransa’nın işgal ettiği Suriye’nin bir parçasıydı. Ama özel bir statüsü vardı.

1921’de Türkiye ile Fransa arasında imzalanan Ankara Anlaşması’na göre Hatay, Suriye sınırları içinde kalacak, ancak içerdiği Türk nüfus nedeniyle özel bir idareye sahip olacaktı.

Suriye’nin Fransa sınırları içinde özerk bir statüye sahip olan Hatay’da İskenderun Sancağı adıyla Türkçe konuşuluyor ve para birimi olarak Türk Lirası kullanılıyordu. 1936 yılına gelindiğinde Avrupa’da yeni bir savaşın ayak sesleri duyulmaya başlandı.

Nazi Almanyası’nın führeri Adolf Hitler her geçen gün daha tehditkar konuşuyor, tüm Avrupa için tehlike çanlarını çalıyordu. Tam o sıralarda Fransa, kendi iç güvenliğine odaklanmak için kontrolündeki Suriye’ye bağımsızlık verme kararı aldı.

Şimdi herkesin aklında aynı soru vardı: Peki, Fransa Suriye’den çıkınca İskenderun Sancağı ne olacaktı?

Bağımsız bir Suriye’nin mi yoksa demografik ve kültürel olarak yakın bir Türkiye’nin mi parçası olacak? Fransa bu soruya hızlı bir şekilde cevap verdi ve Suriye’den çekilirken şehri Suriye Arap makamlarına teslim etti.

Bu karar, yaklaşık üç yıl sürecek karmaşık, kaotik ve gergin bir sürecin ilk kıvılcımı oldu.

Atatürk, 1 Kasım 1936’da TBMM’nin açılışında çok daha net konuşmuştu:

İskenderun – Antakya ve çevresinin akıbeti milletimiz için çok önemlidir. Bunu kesinlikle ve kesinlikle ciddiye almalıyız. Dostluğa her zaman büyük önem verdiğimiz Fransa ile aramızdaki tek büyük mesele bu.’

Türkiye’nin ısrarı Milletler Cemiyeti’ni harekete geçirdi.

Dernek Cenevre’de toplandı ve Fransa’nın Suriye’den ayrılmasıyla İskenderun Sancağı’nın bağımsız bir statüye kavuşması gerektiği belirtildi.

Türkiye’nin tezi uluslararası arenada ilk sonucunu verdi.

Atatürk ise bu süreçte adeta gençliğine dönmüştür. Başbakan İnönü’nün çok fazla itidalli davrandığını düşündü ve hükümetin bu konuda yeterince kararlı davranmadığını savundu. İktidar ile Atatürk arasında ince bir görüş ayrılığının olduğu günlerde Atatürk, Kılıç Ali’ye şunları söylemiştir:

‘Cumhurbaşkanlığından istifa edip İskenderun dağlarında çete lideri olacağım. Bana mücahit bulun. Milislerle birlikte İskenderun yerlilerini ayaklandırıp bu sorunu kökünden çözeceğim.’

Bu açıklamalar, Atatürk’ün bu bahse duyduğu heyecanı ele veriyordu.

Henüz taze bir subayken Libya çöllerinde İtalyanlara karşı gerilla savaşı verdiği günleri hatırladı ve benimsediği Hatay Davası ile tüm tarihi kişiliğini masaya yatırdı.

Hatay Başkomutanın son savaşı olacaktı…

1938 yılı geldi. Hatay Sorunu büyüyordu. Ama büyüyen sorun sadece Hatay sorunu değil, Atatürk hastalığıydı.

Mart 1938’de Başbakan Celal Bayar, yurt dışından doktor getirilmesi konusunda ısrar edince, “İşte Hatay meselesi, hastalığım yurt dışında duyulursa kötü olur” cevabını aldı.

Ancak Atatürk’ün hastalığı kısa sürede duyuldu.

18 Mayıs 1938’de İngiliz Daily Telegraph gazetesi Atatürk’ün felç geçirdiğini yazınca ne oldu?

Başkomutan gözlerini kararttı ve doktorlara kıpırdamamaları için yalvarmasına rağmen güneye inmeye karar verdi.

Paşa, İskenderun hududuna kadar gider, askerleri teftiş eder ve güç gösterisi yapardı. 20 Mayıs 1938’de Atatürk trenle Mersin’e gitti. Oradan Adana’ya gitti. Orduları teftiş etti. Dünyaya “hasta değilim” mesajı veriyordu ama askerleri teftiş ettiği o anlarda içi eriyip gidiyordu.

Atatürk’ün kendi hayatıyla oynadığı kumar meyvesini verdi. Avrupa’da patlak vermek üzere olan büyük savaşın meşguliyeti Fransa’yı geri adım attırdı.

2 Eylül 1938’de İskenderun Sancağı bağımsızlığını ilan ederek HATAY Devletini kurmuştur. Devlet başkanlığına Tayfur Sökmen atandı. Devletin resmi dili Türkçe, ikinci dili ise Fransızca idi.

Hatay Devleti’nin 40 üyeli parlamentosu kuruldu. Bu parlamentonun 22 üyesi Türk, 9 Alevi Arap, 2 Sünni Arap, 5 Ermeni ve 2 Yahudi cemaatinden oluşuyordu. Hatay artık bağımsız bir devletti.

Atatürk, 10 Kasım 1938’de öldü. Başkomutan’ın Hatay ısrarı, hastalığını oldukça tetiklemiş ve muhtemelen ömrünü kısaltmıştı.

Hatay’ı alma arzusu uğruna gençlik yıllarına dönmüş, çete liderliğine heveslenmiş, hatta kendi hükümetiyle ayrılma noktasına gelmiştir.

Atatürk, Hatay’ın Türkiye’ye katıldığını göremedi. Ancak Türkiye’ye katılmadan önceki adım olan Suriye ve Fransa’dan koparak bağımsız bir statüye sahip olduğunu gördü.

1939’da Fransa, Hatay bölgesinden tamamen çekildi. İkinci Dünya Savaşı patlak vermişti ve Fransa için İskenderun Sancağı’ndan daha önemli sorunlar vardı. Üstelik 2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin dostluğuna ihtiyaç duyacaklardı.

29 Haziran 1939’da Hatay Devlet Meclisi muhteşem bir şekilde toplandı. Devletin tasfiye edilerek Türkiye’ye katılmasına oy birliği ile karar verildi. Ertesi gün Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir coşkuyla Hatay’a girdi.

Türkiye ise 7 Temmuz’da Hatay Vilayeti’ni kurarak ilhak sürecini sonlandırdı.

Hataylılar ise tüm asli unsurlarıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldular.

Atatürk’ün son savaşı ve son yadigarı 84 yıldır Türkiye’nin bir parçasıdır.

6 Şubat 2023 Büyük Depremlerinde Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman ile birlikte büyük yıkım yaşadı. Türkiye’ye katılma kararı alan Hatay Meclis binası da dahil olmak üzere kentin yüzlerce yıllık yapıları maalesef yıkıldı. Binlerce Hataylı hayatını kaybetti. Şehirden onbinlerce insanın göç ettiği belirtiliyor.

Akıllarda, Hatay sokaklarında yazılan yazı molozda kaldı:

‘Umudunu Kaybetme Hatay’a Döneceğiz’

Bu temennimizi paylaşıyor, deprem felaketinde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.

Hatay’ın tüm güzellikleri, zenginlikleri, camileri, kiliseleri, havraları ile yeniden ayağa kalkacağına yürekten inanıyoruz.

Çünkü artık Hatay bizim kişisel sorunumuz.

NOT: Bu içerik depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ithaf edilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gerçek ve kaliteli istanbul eskort bayanları
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort